Haber

Markale pazarı saldırısının görgü tanıkları 30 yıl sonraki dehşeti anımsıyor

BBC Sırp servisinin Saraybosna’da 30’uncu yıl dönümünde gerçekleşen Markale pazarı saldırısının görgü tanıklarıyla yaptığı röportajlar, saldırıdan sağ kurtulanların olayları tüm dehşetiyle hatırladığını gösteriyor.

“Şubat ayından nefret ediyorum.”

Saraybosnalı 66 yaşındaki Advija Mujaric bu birkaç kelimeyi söylerken sesindeki ağır acı ve dehşet hissediliyor.

Bundan 30 yıl önce, 5 Şubat 1994’te, eski Yugoslavya topraklarındaki en ağır savaş suçlarından birinin işlendiği Markale pazar yerine düzenlenen saldırıda ağır yaralandı.

BBC Sırpça’ya konuşan Mujaric, “5 Şubat benim için her şeyi mahvetti. Hayatım altüst oldu, tüm ailem mahvoldu.”

Saldırıda o gün Saraybosna pazarına alışveriş yapmak için giden 68 kişi ölmüş, 142 kişi de yaralanmıştı.

28 Ağustos 1995’te aynı pazar yerine düzenlenen ikinci saldırıda ise 37 kişi ölmüş, 90 kişi yaralanmıştı.

Saldırıların doğrudan faili bulunamadı ancak Markale farklı mahkeme kararlarına konu oldu.

Yıllarca süren ve 10 binden fazla kişinin ölümüne neden olan Saraybosna kuşatmasına liderlik eden Sırp ordusunun Saraybosna-Romanya Kolordu Komutanı Stanislav Galic, 2006 yılında Markale’nin bombalanması da dahil olmak üzere çeşitli suçlardan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Çatışma nasıl başladı?

1980’lerin sonundaki siyasi kriz, eski Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’nde (SFRJ) hızla çatışmayı tetikledi.

Önce Slovenya, ardından çatışmaların başladığı Hırvatistan, bağımsızlığını ilan etti ve ardından Bosna-Hersek’e yayıldı; burada en güçlü ivmeyi kazandı.

Kısa süre sonra Saraybosna kuşatması başladı.

Önümüzdeki üç buçuk yıl boyunca 250 binden fazla insan Sırp ordusunun bombardımanı ve keskin nişancı saldırıları altında yaşayacaktı.

Hayat elektriksiz, ısınmasız, yiyecek ve su yüküyle devam ediyordu.

71 yaşındaki Amra Kihic BBC’ye şunları söyledi: “Büyük bir açlık vardı. Yıllar geçtikçe salam, tereyağı ve kremanın neye benzediğini unuttum.”

Markale de bu ortamda pazarının önemini şöyle açıklıyor:

“Hayatın kaynağı burasıydı, para bile yoktu, sadece her şeyle takas yapılıyordu.

“Giysi, ayakkabı, insani yardımdan elde edilen yiyecekler, vakumlu peynir, konserve, çorba, un, şeker, tuz ve diğer şeyler.”

Ödeme aracı sigaraydı ve fiyatlar genellikle inanılmaz derecede yüksekti.

Pazarda ayrıca kentte ve cephede yaşanan olaylara ilişkin bilgi alışverişinde bulunuldu.

Kihic, “Buraya, binaların ortasına bir bombanın düşeceğini hiç düşünmemiştik” diyor.

Olay, üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen görgü tanıklarının hafızasında canlılığını koruyor.

O dönemde Saraybosna Polisi’nde polis memuru ve müfettiş olarak görev yapan Dragan Miokovic, patlamadan 45 dakika sonra olay yerine gittiğini anlatıyor:

“Herhangi bir ceset ya da yaralı bulamadım, tam anlamıyla bir mezbahayı andırıyordu.

“Her yerde kan vardı, çığlıklar duyuluyordu, insanlar sevdiklerini arıyordu, gerçekten korkutucuydu.”

Katliamın ardından Sırp Ordusu ile Bosna-Hersek Ordusu hızla birbirlerini saldırının sorumluluğuyla suçlamaya başladı.

Birleşmiş Milletler Eski Yugoslavya Özel Delegesi Japon diplomat Yasushi Akashi, beş balistik uzmanından oluşan bir komisyon kurdu.

Bosna-Hersek’teki bir yayın olan Nezavisne’ye 2013 yılında “Uzmanlar için bombanın nereye düştüğünü değerlendirmek zordu” dedi.

“Tamamen kabul ettiğim sonuç, saldırının her iki taraftan da gelebileceğiydi” dedi.

Akashi daha sonra, eski Bosnalı Sırp lider Radovan Karadiç’in ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığı Lahey’deki Uluslararası Savaş Hataları Mahkemesi’nde savunma tanığı olarak yer alacak.

Mikoviç, Markale’den sonraki günlerde “bir veya iki gün sessizlik yaşandı” diyor.

Ancak yaşam mücadelesinin ilerleyen günlerde de devam ettiğini anlatıyor.

Bugün Markale’de de pazar kuruluyor. Her türlü ürün var. Taze sıkılmış nar oldukça popülerdir.

Ancak satıcılar kış aylarında pazarın iyi çalışmadığından şikayetçi.

En büyük sorunun süpermarketler olduğunu ve bu nedenle meyvelerini aldıkları fiyata sattıklarını söylüyorlar.

Ancak bunun her yerde, Sırbistan’da da, Hırvatistan’da da aynı olduğunu ekliyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu